Islamic Relief Gazze

Gazze’de yaşayan bir Islamic Relief görevlisi kardeşimiz*, dağıtıma katılmak için artık geçici bir barınak olan lisesine dönerken, hayatta kalma mücadelesi veren ailelerin karşılaştığı zorlu yaşam koşullarını anlatıyor.

“Bu insanlık dışı, vahşi savaşın 270. gününe yaklaşıyoruz. Yaşam koşulları kötüleşti ve en basit işler bile büyük çaba gerektiriyor. Su kaynakları o kadar kıt ki, sabahları yüzünüzü yıkamak ya da yumurta kaynatmak gibi küçük şeyler hayal gibi geliyor. Yemek pişirmek için dahi imkanlar hayal…

Artık yaz mevsimindeyiz ve sıcaklıklar çok artıyor. Bu kavurucu sıcakta evde kalmak bizim için çok zor, çadırda yaşayan insanlar için ise dayanılmaz olsa gerek. Özellikle geceleri sıcaktan kaçış yok. Dün gece oğlum ter içinde uyuyordu. Banyo yapmak için yeterli suyumuz olmadığında vücudunda kızarıklıklar oluşmaya başladı.

Tekrar söylüyorum sevgili okurlarım, bu hayat değil ölümdür. Her hangi bir insanın yaşamıyla bile kıyas yapılamayacak durumdayız. Temel insan haklarımızdan mahrum kalmak 21. yüzyılda hayal bile edilemez bir durum olsa da bu durum tüm dünyada canlı yayınlanıyor ve sanki bize yardım etmek hiçbir liderin umurunda değilmiş gibi görünüyor.

Çöpler ve kirli su sokakları dolduruyor!

Durum herkes için kötüleşirken, Islamic Relief, yardım etmek için elinden geleni yapıyor. Birkaç gün önce meslektaşlarımla birlikte yerinden edilmiş insanlara destek verdiğimiz derme çatma barınaklardan bazılarını görmeye gittim.

Etrafımızdaki sefalet ve acı sahnelerinden geçerken sadece izleyebildim. Yaşadığım güzel yerler, her yerin karanlık ve molozlarla dolu tarifi olmayan bir ortama dönüşmüştü. Sokaklar çöplerle dolu. Yakıt olmadığı için kamyonlar artık çöp toplamıyor. Her yerde, özellikle barınakların ve çadırların yakınında yığınlar halinde görebiliyordum. Kampların yakınında ayrıca kanalizasyon ve gri su göletleri vardı.

Bu derme çatma barınaklar altyapı olmadan hızlı bir şekilde oluşturuldu, dolayısıyla insanların kullandıkları sudan kurtulmalarını sağlayacak bir sistem yok. Bunların hepsi tek bir yerde toplanıyor ve hastalık ve rahatsızlıkların yayılması için mükemmel koşullar yaratılıyor. Birçok yerde odunla ateş yakan insanları görebiliyordum. Çok az yakıt olduğundan artık her şey için ateş kullanılıyor; bir fincan çay yapmak, fasulye ısıtmak, makarna ve pilav pişirmek, hatta bebek maması hazırlamak. Yangınlar sadece havayı kirletmiyor, aynı zamanda kül, duman ve toz içeren yiyeceklere de zarar veriyor. Bu koşullarda yaşayan yeni annelerin, yaşlıların veya engellilerin durumunun nasıl olduğunu bir düşünün.

Eski okulum değişti!

Artık barınak olan bir okulu ziyaret ettik. Tesadüfen benim kendi ortaokulumdu ama artık tamamen farklı. Neredeyse her sınıfın pencerelerine asılan giysiler güneşte kuruyordu. İnsanlar koridorlara kumaşlardan bölmeler yaptılar. Lise öğrencisiyken oynadığım basketbol sahasının her yerine ve oyun alanına küçük çadırlar kurulmuştu.

İnsanların kendi alanlarını birbirlerinden ayırmaları gereken tek şey bir kumaş parçası. Biraz mahremiyet aramanın tek yolu bu. Orada ailelerin kendi tuvaletleri yok: Kadınlar, erkekler, oğlan çocukları ve kız çocukları sabahları tuvaleti kullanmak için sıraya girmek zorunda kalıyor.

Gazze’deki kadınlar toplum içinde mütevazı giyiniyor, ancak bu barınakta yaşayan kadınların mahremiyeti yok ve bu nedenle tamamen örtülüyken kavurucu sıcağa göğüs germek zorunda kalıyorlar. Kıyafetlerini değiştirmek ve kendilerini yıkamak onlar için oldukça zorlu.

Ekibimiz okuldan dönüştürülen barınakta sebze dağıtımı yapıyordu. Bir adam bana uzun zamandır sebze alamadığını ve ailesine biraz sebze getireceğini bilmenin onu çok etkilediğini söyledi. Bu insanlar eskiden aileleri için iyi yiyecekler alıyorlardı ama şimdi biraz sebze almak bile büyük bir mücadele veriyorlar. Gazze’deki topraklar ekilebilir ve verimli, burada hemen hemen her şey yetiştirilip, hasat edilebiliyor, ancak tarım arazilerinin çoğu artık yok edilmiş durumda.

Babamın güneyde, Han Yunus’ta yaşayan bir arkadaşı var. Her yıl taze sızma zeytinyağı almak ve ağaçların altında güzel vakit geçirmek için onu ziyarete giderdik. Geçenlerde aradı ve bana bütün ağaçlarının yok edildiğini söyledi. Benim için bu bir hatıranın daha yok olmasıydı ama onun için tüm geçim kaynağı yok olmuştu. Bunun, Filistinli olmaktan başka bir nedeni yoktu.

Daha az insan değiliz!

Meslektaşlarımla birlikte 2 saatlik bir saha gezisinden bahsediyorum size, cehennemde yaşamaktan farklısı değil. Nefes almayı bile zorlaştıran bir yük. Bu sebepsiz bir cezadır. Bu, tüm haklarımızın ve insanlığımızın ihlalidir. İnsanlığın sorgulandığı bir noktadayız.

Çocuklarım eğitimden mahrum bırakılıyor ve ben de onlara iyi yiyecek bulma olanağından mahrum bırakılıyorum. Evime dönme, duş alma, hatta anneme ilaç alma şansından mahrum kaldım.

Biz kimseden ‘daha az’ insan değiliz. Biz, Filistinliyiz ve onurlu yaşamayı hak ediyoruz. Ama dünya bizim acılarımıza kayıtsız kaldığı için bir kabus yaşıyoruz.”

Lütfen Islamic Relief’in Gazze’de çaresiz durumdaki insanlara destek vermesine yardımcı olun: Filistin Acil Çağrımıza hemen bağış yapın.

*Bu blog, meslektaşımızın ve adı geçen diğer kişilerin emniyetini ve güvenliğini korumak için anonimleştirilmiştir.

Editörün notu: Bu blog hızla değişen ve derinleşen bir krizin ortasında gönderilmiştir. Bilgiler 02 Temmuz 2024 Salı itibarıyla hazırlanmıştır.

 

© 2023 Islamic Relief Türkiye - Vakfımıza, T.C. İstanbul Valiliği’nin 13.01.2023 tarih ve 364720 sayılı olurlarıyla Türkiye genelinde bir yıl boyunca yardım toplama izni verilmiştir.