Zekât kelime anlamı olarak artma, çoğalma, arıtma, övgü ve bereket anlamlarına gelmektedir. Bununla birlikte dinimize göre Kur’an’da belirtilen gruplara harcanmak üzere zengin sayılan Müslümanların malından alınan belirli bir payı ifade etmektedir. Mali bir ibadet olan zekât yalnızca farz değil aynı zamanda İslam’ın üzerine bina edildiği beş temel şarttan biridir.

Namazı kılın, zekâtı verin. Önceden kendiniz için ne hayır yaparsanız onu Allah katında bulursunuz. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı eksiksiz görür.” (Bakara Suresi, 110. Ayet)

1984’ten Beri Zekâtlarınızı İhtiyaç Sahiplerinize Ulaştırıyoruz

Zekât, Allah rızası için verilen bir sadakadır ve bizler için de çok kıymetli bir emanettir. Kırk yıldır bu sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirmek için çalışıyor, zekâtlarınızı hayat kurtaran yardımlara, gıda ve suya erişim imkanına ve yoksulluktan kurtuluş fırsatına dönüştürüyoruz.

Bağışlarınızı öncelikle Kuran’da belirtilen ilk zekât kategorisi olan fakir ve muhtaç kimselere ulaştırıyoruz. Üstelik, 40 yıllık tecrübemizle, zekâtlarınızın İslam hukukuna uygun şekilde harcanmasını sağlamak için titizlikle çalışıyoruz. Size, ihtiyaç sahiplerine ve en önemlisi Allah’a karşı sorumlu olduğumuz bilinciyle hareket ediyoruz.

Bize güvenerek zekâtlarınızı ihtiyaç sahiplerine ulaştırma görevini verdiğiniz için teşekkür ederiz. Zekâtlarınızı politikamız çerçevesinde ve en özenli şekilde doğru adreslere ulaştırdığımızdan emin olabilirsiniz. Bu yıl da zekâtlarınızla çalışmalarımıza desteklerinizi bekliyoruz.

Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardıklarımızın iyilerinden verin. Kendinizin ancak içiniz çekmeye çekmeye alabileceğiniz âdi şeyleri hayır diye vermeye kalkışmayın. Bilin ki Allah zengindir, bütün iyilik ve güzellikler O’na mahsustur.” (Bakara Suresi, 267. Ayet)

 

Bir Müslümanın zekât vermesi için birtakım şartları taşıması gerekir:

  • Zekât verecek kişi Müslüman ve hür olmalıdır.
  • Akıllı ve ergenlik çağına gelmiş olmalıdır.
  • Temel ihtiyaçları ve varsa borçları dışında nisap miktarı mala sahip olmalıdır.
  • Zekât verilecek ürün, mal ve paraya tam malik olmalı ve malda tasarruf yetkisi bulunmalıdır.
  • Zekât verirken niyet etmelidir.
  • Zekâtı ibadet niyetiyle ve Allah rızası için vermelidir.
  • Verdiği zekât ile zekât verdiği kişiyi minnet altına almamalıdır.

Nisap, zekâtla yükümlü olmak için esas alınan zenginlik ölçüsüdür. Diğer bir deyişle nisap, bir Müslümanın zekât vermesi için sahip olması gereken minimum ölçüdür. Bu ölçü, altında 20 miskal (80.18 gr.), devede 5, sığırda 30, koyun ve keçide 40 adettir.

Zekât, gelir üzerinden değil, kişinin sahip olduğu mal varlığı üzerinden hesaplanır. Altın, gümüş, nakit para, birikimler ve ticaret mallar gibi varlıklar, bir hicrî yıl boyunca elde tutulmuşsa, zekâta tabidir.

Sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: İhtiyaç fazlasını.” (Bakara Suresi, 219. Ayet)

Zekât, Kur’an’da belirtilen sekiz gruba verilebilir:

  • Yoksullara
  • Muhtaçlara (miskinler)
  • Zekât toplamakla görevli memurlara
  • Kalpleri İslam’a ısındırılmak istenenlere (Müellefe-i kulûb)
  • Esaretten kurtarılacaklara
  • Borçlulara
  • Allah yolunda olanlara
  • Yolda kalmışlara
  • Zekât yoksulların hakkı olduğu için zenginlere verilmez.
  • İhtilaflı olmakla birlikte müellefe-i kulûb dışında Müslüman olmayanlara zekat verilemez.
  • Kişi bakmakla yükümlü olduğu anne-babasına, eşine, çocuklarına ve torunlarına zekât veremez. Ancak diğer akrabalara verilebilir.
  • Akıl baliğ (ergin) olmayanlara verilmez. Onlar adına yoksul olan velilerine verilebilir.
  • Peygamberin (s.a.v) yakınlarına verilmez.

İdeal olan zekât yükümlülüğü bulunan kimsenin zekâtını vermesidir. Ancak zekât kimi zaman ihmal edilebilmekte veya bazen de tamamen verilmeyebilmektedir. Gerek ayetlerde gerekse hadisi şeriflerde gerekli şartları taşıdığı halde zekâtı ihmal ve terk etmenin ne tür maddi ve manevi sonuçları olacağı açıklanmıştır. Kur’an’da zekâtını vermeyenler hakkında şöyle buyrulmuştur:

“…Altın gümüş biriktirip Allah yolunda harcamayanları elem veren bir azapla müjdele! O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınları, böğürleri ve sırtları dağlanacak: İşte yalnız kendiniz için toplayıp sakladıklarınız; tadın şimdi biriktirip sakladıklarınızı!” (Tevbe Suresi, 34-35. Ayet)

Peygamber efendimiz (s.a.v) ise şöyle buyurmuştur:

Allâh bir kimseye bir mal verir de bu kişi zekâtını vermezse kıyamet gününde o mal onun önüne, gözlerinin üstü noktalı, zehirin fazla oluşundan dolayı tüysüz, son derece korkunç, yaşlı bir erkek yılan olarak çıkarılır. Bu yılan o kimsenin boynuna dolanır, avurtlarından yakalar, sonra adama ‘ben senin malınım, ben senin hazinenim’ der” (Buhârî, Zekât, 3)

© 2025 Islamic Relief Türkiye - Vakfımıza, T.C. İstanbul Valiliği’nin 31.10.2024 tarih ve 757306 sayılı olurlarıyla Türkiye genelinde bir yıl boyunca yardım toplama izni verilmiştir.