Suriye halkı savaşın getirdiği yıkım, umutsuzluk ve acı ile tam 11 yıldır mücadele ediyor. Aralıksız devam eden bu kriz nedeniyle birçok insan evini, geçimini, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlara erişimini ve en kötüsü de sevdiklerini kaybetti.
Sayılarla Kriz
- Toplamda 17 milyon nüfusun 14,6 milyonu insani yardıma muhtaç durumda.
- 400,000’den fazla insan öldürüldü, nüfusun neredeyse yarısı art arada ülkelerini terk etmek zorunda kaldı.
- Nüfusun yaklaşık %90’ı yoksulluk sınırının altında, kalanları ise her gün korkunç bir sefalet ile başa çıkmaya çalışarak hayatta kalma mücadelesi veriyor.
- Halkın büyük bir çoğunluğu temiz su, gıda ve sağlık gibi temel ihtiyaçlara erişim sağlayamıyor.
- Gıda fiyatlarındaki dalgalanmalar ve aşırı artış nedeniyle birçok insan kronik gıda güvensizliği, yetersiz beslenme gibi sorunlar ile karşı karşıya ve çocuklarının bir sonraki öğününün nereden geleceğini bilmiyor.
- Çalışan nüfusun %50’si işsiz, kalanı ise çalıştığı işlerde ailesini geçindirebilecek bir gelir elde edemiyor.
- En az 2,4 milyon çocuk güvenli bir şekilde okula gidemediği için eğitimden yoksun.
- Suriye’de her 10 saatte bir çocuk öldürülüyor. 7 milyon çocuğun acil yardıma ihtiyacı var.
Yıllardır devam eden sorunların yanı sıra Covid-19, ekonomi ve temel hizmetlerin çöküşünü daha da hızlandırdı.
En kısa sürede krize bir çözüm bulunacağını düşünen birçok insan, gittikçe ağırlaşan şartlar altında son 11 yılın en zorlu hayatta kalma mücadelesini veriyor.
Suriye’nin içinde evlerini terk edip kamplara sığınmak zorunda kalan 6,9 milyon insanın yaşamlarını hala bu şekilde devam ettirmesi, inanılması güç bir gerçek. Eşini kaybetmiş, kalp rahatsızlığından dolayı çalışamayacak durumda olan, bu nedenle ailenin geçimini 15 yaşındaki kızlarının üstlendiği Umm Anwar, Kfarehmol Kampı’nda yaşayanlardan yalnızca biri.
“Kızım çalışmak zorunda kaldığı için kendimi suçlu hissediyorum, çalışmak için henüz çok genç.”
4 çocuk annesi Umm Anwar, genç kızının kendilerini geçindirmeye çalıştığını, fakat bunun onlar için genelde aç kalmaları anlamına geldiğini söylüyor.
“Evimi ve eşimi kaybettiğim zaman, her şeyimi kaybetmiş gibi hissettim. Şu an eşya olarak yalnızca bu içinde yaşadığımız çadır ve kapıyı örttüğümüz battaniye var.